28 Ekim 2012 Pazar

İYİKİ DOĞDUNNN MERTTTT....










Canım oğlum yaş günün kutlu olsun..Dile kolay tam 28 yıl bitti...Bu yıllara iyi , kötü, güzel , acılı günler sığdı..Ama birbirimize olan bağlılığımız her şeyin üstesinden geldi...Ne mutlu bana ki beni mutlu eden , hiçbir zaman benim umutlarımı kırmayan iki oğlum var...

Mert biliyor musun, senin doğum günün gelince hep aklıma seni hastaneden alıp eve geldiğimizde( abin daha 10 yaşında idi ) abin sokağa oynamaya çıkıyormuş..Bizim geldiğimizi görünce ‘’dedeeee kardeşim geldiiiiii’’ diye öyle bir bağırıyordu ki halen daha sesi kulaklarımda....

Sen bizim biraz daha olgun yaşımızda doğmuştun... Yani acemiliğimiz geçmiş, kuralları bir kenara bırakmıştık:))

Laf aramızda sende bu durumdan bayağı faydalandın...Üzerine titreyen ve her zaman iyi bir baba olduğunu kanıtlamış can baban , ben annen , ve de yetişmenle , okumanla ilgili , sana her zaman titizlenen bazen abi bazen baba gibi olan bir abin var.


Küçükken geçirdiğin zor günlerin oldu... Buna duygulanan babanın senin için yazdığı bir şiiri yazmadan edemeyeceğim... ( sen 10 yaşlarında idin )



SEVGİLİ OĞLUM MERT

Bu ne çelik gibi sert,
İşte benim oğlum Mert;
Yüzü gülsün solmasın,
Hiçbir gün görmesin dert.

İnsanlık hali bu her an,
Bulur seni bir illet
Bilmez çekmeyen insan,
Bunu bilmezse, gaflet.

Sevgili canım yavrum,
Anlat duygularını;
Çok normal acı çekmen,
Lazım olan metanet.

Sen de istersin elbet,
Gülmek, koşmak, oynamak,
Her çocuk gibi hakkın,
Hayale dalıp gitmek.

Biliyorsun baban bazen sizlere espri yapardı....Şimdi olsaydı pastanın üzerine şunu yazdırırdı...
::))))))   :)))))    :)))))   :))))   :)))  :))   :)


Canım seni çooookkkkk seviyorummmmm...

İyiki doğdun, İyiki benim oğlumsunnnnn.





26 Ekim 2012 Cuma

GELECEKTEKİ GENÇLERİMİZ BENİ ENDİŞELENDİRİYOR...








Bugün bayramın ikinci günü idi... Mezarlıkta yakınımın mezarını ziyarete gitmiştim. Dönüşte belediye otobüsüne bindim.Genç bir kızımızın yanında zannederim 4 yaşlarında yeğeni vardı, iki kişilik koltuğu işgal etmişler ve ayakta da bir sürü yaşça büyük insanlar vardı...Maalesef hastalık numarası yapıyordu...Bir hanımefendi çocuğu kucağına almasını söyleyince hasta olduğunu söyledi ama nasıl hastalıksa , anlayamadım.Derler ya bir söyle, bin ah işit... işte öyle oldu...Yaptığı onu utandıracağına , birde kendinden büyük bir hanıma kaba olacak ama söyleyeceğim ,dır dır..konuştu..Önündeki hanım bunun üzerine çocuğu kucağına aldı..Ve hanımefendi bu yere benim oturmamı teklif etti..bende oturunca onun ayakta durması beni üzdü..Bu arada diğer yandaki koltukta 10 yaşlarında bir erkek çocuğu oturuyordu..Ona bence yerini bu teyzeye verirsen iyi olur dedim. O kadar emindim ki hemen kalkıp buyurun diyecekti bence...mi acaba !!!

Hayret içinde kaldım demez mi ‘’neden kalkacağım ki!!!! ‘’İşte o zaman o hanımla ikimizde çok üzüldük.Hatta ben ‘’aaaa ne diyor demişim ‘’ ve babası da yanında idi, hiç oralı olmadı..

İşte nasıl demeyeyim, gelecekteki gençlerimiz beni endişelendiriyor...

Tabii bu tamamen ailenin verdiği eğitim. Bunuda genellememek lazım ama lütfen genç anneler ve babalar. Çocuklarınızı küçüklerine sevgi, büyüklerine saygı duygusu ile yetiştiriniz. İnanın bu durum ülkemizde sevgi ve saygılı gençler oluşacaktır. Tabii bu sizin içinde yararlı olur.Bu gün etrafına saygılı olmayan çocuk, yarın annesine ve babasına zararı daha çok olur..

Eskiden yaşlanan anne babaya çocukları bakardı..Bilmem etrafımızda yaşlı bakım evlerinin çoğaldığının farkında mısınız..Bence büyüklerini bu yaşlı bakım evlerine bırakanlar zamanında etrafına sevgisiz ve saygısızca hareket edenlerdir. Bu huy öylesine alışkanlık yapmış ki , bu duygusuzluk aileye kadar uzanmış oluyor...Gün oluyor, devran dönüyor..

Tabii bu konuyu bazı genç anne ve babalar ithaf en yazıyorum..

Aman genç anne ve babalar lütfen önce vatan, sonra aileniz için küçüklerine sevgili, büyüklerine saygılı çocuklar yetiştiriniz...

Allah kolaylık versin, sabrınız ve gücünüz bol olsun...

Sevgiyle kalınız.

 

24 Ekim 2012 Çarşamba

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN...

                                                              





                                                                                          









Artık işler bitmiştir mutlaka..:))

              

Canım izleyicilerim....



Kalpleriniz sevgi ile dolsun...Hayatınız çiçekler gibi koksun , yine çiçekler gibi parlasın , onlar gibi güzel geçsin....
Allah hepinizi nazarlardan korusun....

20 Ekim 2012 Cumartesi

İTHAL DUVAR KAĞIDI....









 

Sizlere resimlerini verdiğim mağazadan bahsedeceğim... Bu yazın evimde değişiklik yaptırmak istedim... Önce duvar kâğıdından başlamaya karar verdim. Dolaşmadığım yer kalmadı. Genelde biraz karamsarımdır. Kısa süre kullanacağım eşya için fazla düşünmem , fakat uzun süre kalacak işler için karamsarımdır :)) Nihayet Ankara Ulus Rüzgarlı caddesinde kağıtçılarının olduğunu öğrendim.. Başladım dolaşmaya...Nihayet 26/A da müthiş desenleri olan sayısını bilemediğin bir sürü katalog, ve de güler yüzle hizmet veren personel ile karşılaştım..

Ve dedim ki , işte benim kararsızlıklarımı ve de nazımı çekecek mağaza ....)) Mağazanın düzeni , tefrişatı , hizmeti müthişti...Belki 10 kere karar değiştirdim..Ben bile kendime kızdım , ama personelin yüz ifadesinde ufacık değişme yoktu.. Daha sonrada mağaza sahibine hizmetlerinden dolayıda teşekkür ettim..Çok kibarlardı bana ‘’ rahat olun, mağaza sizin , sizler oldukça bizler olabiliriz ‘’ dediler...

Ama evim müthiş oldu..Dışarıdan eve girince içime bir ferahlık geliyor..Desenleri genellikle çiçek seçtim. Adeta çiçek bahçesine giriyor gibi oluyorum..

Tabiii biz hanımlar doyumsuz oluyoruz. Yine aynı mağazada aydınlatma , perde ve aksesuarlar vardı..İşte şimdide sıra onlara geldi. Perdelerimide değiştirmek için iki gün öncede kumaş seçmeye gittim , hele avizeler ışıl ışıl. Önümüzdeki ayda sıra avizeye gelecek :)) Ya aksesuarlar , fiyatları müthiş uygundu..Favori aksesuarım olan Dalmaçyalı idi :))




Bunu bana ayırmalarını rica ettim...))) bana söz verdiler ayıracaklar...

Arkadaşlar inanın anlattıklarımda eksik var fazlalık yok... Abartmıyorum

Bana diyeceksiniz ki bize ne senin evinden... Bu yaşıma geldim , ilk defa aldatılmadığımı gördüm...Yoksa insan böyle kefil olacak şekilde yazarmı. İnşallah kazançları bol olur... Hepimiz diğer alışverişlerimizde de böyle insanlarla karşılaşırız.

15 Ekim 2012 Pazartesi

İYİKİ VARSINIZ CANIM DOSTLARIM....











Bugün çok eski dostlarımızla beraberdim. Onlarla beraber olacağımız gün inanın çok seviniyor ve de çok heyecanlanıyorum. Tabii merak ediyorsunuzdur bu kadar heyecanlandıran dostlar kim acaba?

Bizler hepimiz emekliyiz. Zamanında Doğu Bölgesinin güzide bir ilinde eşlerimiz bürokrat olarak çalıştılar. Öyle güzel ve saygın çalışma düzeyi vardı ki , her zaman birbirimize olan saygı ve sevgimiz hiçbir zaman bozulmadı, bilakis arttı....

Hepimiz Ankara'ya gelince tekrar buluşmaya, geçirdiğimiz o günlerin güzelliğinin tadını tekrar tekrar anlatmaya devam ediyoruz. Kim müşterek dostlarımızla ilgili bir haber alsa toplandığımız zaman onlardan haberdar edilir ve o dostlarımızı anarız.

Hele ben onlarla olmaktan gerçekten saygı ve sevgi ile haz duyuyorum. Bu dostluk az değil tam 23 yıldır devam ediyor. İlk zamanlar çocuklarımızı anlatırken, şimdi torunlarımızdan bahsediyoruz. Dediğim gibi az değil...

Beraberliğimiz çok güzel geçerken, bu arada tabii ki üzüntümüzde oldu. Ben eşimi kaybettim. Yine bir hanım arkadaşımız eşini kaybetti ve bir abimiz de eşini kaybetti. Tabii bu gurubumuz için çok üzücü oldu. Ama arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum, bizlere sahip çıktılar. Gurubumuz bölünmedi. Kayıplarımız sadece şeklen içimizden ayrıldılar , aslında hep aramızdalar......!!!!

Neden bunlardan bahsettim. Aslında biraz kısa bile anlattım...Ama nedeni güçlü olan dostluğumuzu biraz olsun anlatmak istedim.

Eeeee bu resimlerin anlattıkların ile ne ilgisi var diyeceksiniz... İşteee anlatıyorummmm.

Bu gün bu gurubumuzdaki bir aile dostumuzun çiftliklerine gittik... Orada ağaçları görünce taaa çocukluğuma gittim. Gördüğünüz elma ve ayva ağaçları müthişti. Hele elma ağaçlarındaki elmaların renkleri şahane idi... Kırmızı elma, sarı elma, yeşil elma... Bizleri bu elmaları toplamamız için beklemişler. İşte bu gün oradaydık. Hele havada nefisti. Dışarıda oturduk.

Bir ara bizlerin meyve toplamamızı istediler. Bunu özellikle istediler. Zira eski günleri yaşamamızı düşünmüşler. Çocukken ağaç tepesinden inmeyen ben hemen bir torba kapıp başladım toplamaya. Mutluluğum iki türlü idi. Elmalar tamamı ile organikti... Hem ağaçtan elma toplarken çocukluğumu yaşadım. Hemde güleceksiniz ama kurtlu diye tabir ettiğimiz elmalardan görünce aaaaa ne güzel demişim.Ve ağaçlarda onlardan arayıp bulduklarımı özellikle topladım...Eskiden o kıymetini bilmediğimiz, uzun süredir arayıpta bulamadığımız elmalara kavuşmuştum.Çok mutlu oldum...Onları çok sevdiğim torunlarım için zevk ve heyecan ile topladım.torunlarıma organik elma götürebilecek olmak beni heyecanlandırdı...

Güzel insanlarla olunca gününüzde çabuk geçiyor. Bugünde öyle oldu maalesef.

Bu saygın dostlarıma çok teşekkür ediyorum...Nefis bir gündü...İyiki varlar...Onlara sonsuz sevgi ve saygılarımı iletiyorum.

 




12 Ekim 2012 Cuma

İÇİMİZDEKİ ÇOCUK...









Bilindiği gibi insanoğlu doğar, büyür, ve de ölür. Ama bence bu yaşamımız boyunca büyüdüğümüz dönem yaşamımızdaki en değerli bölümdür. Bu yaşam bölümümüzü çok güzel geçirmeliyiz.

Bu nasıl olur sizce?

Sakın gezmek, eğlenmek olarak düşünmeyiniz. Tabii bunlarda olacak. Ama ben bu konu ile ilgili kendi düşüncelerimi yazmak istedim.

Çocukluk dönemi bitince, yani anne ve babanız himayesinden çıkacağınız 18 yaş gelince. Tabii anne baba ölene kadar evlatlarını bırakmaz ama maalesef esas hayat mücadelesi 18 yaşından sonra başlıyor.

O dönemde lise bitiyor ve de başlayan üniversite giriş sınavı. Bu sınav o yaşların bir kâbusu.

Sınavı kazanınca başlıyor üniversite hayatı. Oh! Çok güzel giden 4 yıl. Sorunlar bittimi sanıyoruz... Asla! Neden mi? Başka bir sorun daha geliyor karşınıza... Ne mi bu sorun?

Sorun olmaz olur mu hiç. İş bulmak gibi zor mu zor bir sorun.

Ben yıllarca iş bulamayan gençleri biliyorum. Bu gençler adeta içlerine kapanıyorlar. Artık mesleklerini yapmaktan vaz geçiyorlar ve de ne iş olursa olsun dönenine giriyorlar. İşte anne ve baba onlardan daha çok üzülüyorlar. Bu sefer başlıyorlar eş ve dostlarını devreye sokmaya...

Maalesef ülkemizin en büyük üzüntüsü bu bence. Çocuklarımızın çoğunluğu eş dost vasıtası ile işe giriyorlar...Sanılıyor ki, ne güzel işe girmişler deniliyor...Ama işin aslı öyle değil..Bu çocuklarımız mutsuz oluyorlar. Zira mesleklerine göre bir işe kendi emeklerinle girmek istiyorlar... İşte hayat böyle baslıyorrrr... vede akıp gidiyor...

Birde bakıyorlar ki sevdikleri ile evlenmişler vedeeee birkaç çocuk..Artık kendileri için zorlu bir yaşam olan üniversite , okumak, işe girmek gibi sorunlar geride kalmışşş.

Ama bu sefer de aynı işler çocukları için başlıyor..Ve de zaman böylece akıp giderken, birde bakıyorsunuz ki yaş ilerlemiş...Nüfus cüzdanınızın alış tarihi gerilerde kalmışşşş...

İşte benim sizlere tavsiyem burada devreye giriyor. Bırakın nüfus cüzdanı yaşınız büyüsün.Ama asla ve asla siz büyümeyin..

İçinizdeki çocuk büyümesin. Çocuklarınızla ve de torunlarınızla tekrar yaşamın başına dönünüz...

Sizlere en son tavsiyem İçinizdeki çocuğu asla öldürmeyin , öldürmeyin ki ağladığınız üzüldüğünüz her yeni gün için '' ACIMADIKİİİ !!! '' diyesiniz...

 



1 Ekim 2012 Pazartesi

DERNEK BURSU...


 











          

Bugün derneğimizin tatilden sonra yeni dönemi başladı. Derneğimizde ihtiyacı olan üniversite öğrencileri için burs verilmektedir. Asıl güzel olanı bu işiçin gönül vermiş hanım arkadaşlarımız var. Hepsinin o kadar güzel kalpleri var ki, anlatamam. Ne mutlu bana ki bende onların arasındayım. İnanın hiçbir şey gözetmeden bu verilen burs için son enerjimize kadar çalışıyoruz. Ama hepimizde bu çalışmalarımızdan çok büyük haz alıyoruz.

Bu kadar gönlü, kalbi güzel insanlar bir araya gelmişler. Hepimiz belli bir yaş gurubunun üstündeyiz, bu bize yaşam gücü veriyor.

Hele yaptığımız faaliyetler, onlar için sarf edilen emekler, hepimize haz üzerine haz veriyor.

Bana mutluluk veren bir konuyu anlatmak istiyorum. Genellikle 1 veya 2 günlük geziler tertipliyoruz. Bu gezilerimize katılan 80 yaşın üzerinde birkaç teyzemiz var. Bu can teyzelerimiz gezilerimize katılınca bizlere güç veriyorlar. Onlarda çocuklarımıza yaptıkları katkıdan dolayı çok

 




mutlu oluyorlar... Ve bizleri her zaman yalnız bırakmıyorlar.

İyi ki varsınız... Canlarım benim...

Bu yazımı fazla uzatmak istemiyorum. Böyle konuları yazmak gerçekten zor...

Çok sevgili öğrencilerimize de yeni ders yıllarında başarılar diliyorum.

Yine çok sevgili dernek dostlarıma güçlü, kuvvetli, sağlıklı ve de enerjik günler diliyorum... Hepiniz kalbimdesiniz...