30 Aralık 2012 Pazar

YENİ YIL


 
 
 
 
 

  • Değerli Arkadaşlarım;
     
     
    Uzun süredir sizlere bir şeyler yazamadım. Zira bu arada uzun uğraşlarım oldu.Üniversite öğrencilerine burs verdiğimiz bir derneğimizin Genel Kurulu vardı.Onun Başkanlığı oylama ile bana verildi.Bende arkadaşlarımın güvenine layık olmak için ön çalışmalarım yoğun oldu.Ben her zaman yeniliklere açık bir insanımdır sizlerinde tavsiyelerine her zaman açığım.Fikirlerinizi beklerim....

  •  
    Bu arada hepinizin yeni yılını kutlarım.

  •  Yeni yıl Sağlık, Başarı, Mutluluk ve Bereket getirsin...

  • ESEN KALINIZ
  • Web Sayfamızı ziyaretiniz bizleri mutlu eder...
  •  

  •  

    17 Kasım 2012 Cumartesi

    SİZLERİ SEVİYORUM





    Sizler İçin..


    Sahip olduklarına şükretmeyi bilmeyenin, kaybettiklerine isyan etmeye hakkı yoktur...

    Bazı insanlar o kadar güzel şeylere sahiptirler ki, bu sahip oldukları güzelliklerin değerini kaybettikleri zaman anlıyorlar. O zamanda iş işten geçiyor.

     




    Kuşkulu yaşayan insanlar vardır. Örneğin o gün sizin için çok güzel bir olay olmuştur. Siz çok sevinirsiniz, ama size öyle bir laf derki sevinciniz yarıda kalır. Çünkü hayatı boyunca etrafına hep kuşkulu bakmıştır.

    Bunu nereden biliyorsun ki? Diyebilirsiniz. Zira benim yakınım da, akrabalarımdan birinde böyle bir insan var. Çok iyi yardım seven birisi, fakat olaylara hep negatif bakıyor. Onu etkilemeye çalışıyorum ama yaşı benden büyük olunca, belli bir noktaya kadar konuşabiliyorum. Gerçi %25 değiştirdim. Artık gerisi kendine kalmış...

    İşte bu gül demetini de ona sunuyorum.Onu çok seviyorum....

    Lütfen kuşkulu olmayalım, yardıma değer insanlara yardım edelim. Bence hayatın en güzel tadı. Hepinize pozitif bir hayat dilerim....

     















    10 Kasım 2012 Cumartesi

    BESİNLER...



    Bana facebook tan gelen bir bilgiyi paylaşmak istedim.


    Öğrenme Kabiliyetini Artıran Besinler :

    Lahana : Sinirliliği giderir (tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için). Daha stressiz öğrenilir (örneğin sınav öncesi).

    Limon : C vitamininden dolayı canlandırır, algılama yeteneğini artırır. Dil öğrenme kursundan önce 1 bardak limon suyu için.

    Yaban Mersini : Uzun süreli bir öğrenmede ideal bir meyvedir. Beynin kanla daha iyi beslenmesini sağlar.

    Dikkat Eksikliğine Karşı Besinler :
     
    Soğan : Aşırı yıpranmaya, fiziksel yorgunluğa karşı. Kanı sulandırır, beyin oksijeni daha iyi alır.

     Ceviz, findık ve fıstık : Konferanslarda, konserlerde, uzun araba yolculuklarında, sinirleri kuvvetlendirirken, beyindeki haber alma maddelerinin oluşumunu hareketlendirirler.

    Zeka Açan ve Beyni Çalıştıran Besinler :

    Zencefil : İçerdiği maddeler beynin yeni fikirler üretmesini sağlar. Kan sulandığı için vücutta daha serbest akar, beyin oksijenle beslenir.

    Kimyon : İnsanın aklına birden bir fikir getirtir. İçerdiği uçucu yağlar bütün sinir sistemini uyarır, ancak üretici düşünce şartıyla. Aniden bir fikre, bir buluşa ihtiyacı olan kimyon çayı içmelidir (bir fincana iki tatlı kaşığı dolusu kimyonla).

    Mutluluk Veren Besinler :

    Kırmızı biber : Ne kadar acı olursa o kadar iyidir. Aroma maddeleri vücudun kendi mutluluk hormonu endorphinin salgılanmasını hareketlendirir. En iyisi çiğ yenmektir.
    Çilek : Stresi giderir. Lifli maddesi mutluluk verir. Dozu en az 150 gram.

    Muz : Sırrı serotonin. Bu maddeye beynimizin mutlu olması için ihtiyacı vardır.                
     
    Bellek Açan,Hafızayı Kuvvetlendiren Besinler : 


    Havuç : Hatırlama yeteneğimizi arttırır, çünkü havuç beyin metabolizmasını canlandırır. Bir şey ezberlerke...
    n bir ufak tabak sıvı yağlı havuç salatası yiyin.

    Ananas : Tiyatro sanatçılarının ve müzisyenlerin ihtiyacı olan bir meyvedir. Örneğin uzun bir metin ezberleyebilmek için fazla miktarda C vitaminine ihtiyaç vardır. Ayrıca önemli bir eser halinde element olan mangan içerir.

    Avokado : Kısa süreli bellek içindir. (Örneğin alışveriş listesini yaparken) Fazla miktarda yağ asidi içerir. Yarım avokado yeterlidir.

    Isırgan otu : Hafızayı kuvvetlendiren besinlerdendir. Özellikle sınavlara hazırlanan çocukların çayına ilave edilmesi veya doğrudan ısırgan çayı içirilmesi yerinde olur.
    Kabak : Hafıza için eşsiz bir besindir. Yemeklerle sık sık tüketilmesi son derece faydalıdır.


    Hepinize Sağlıklı , uzun ömürler dilerim.....

    7 Kasım 2012 Çarşamba

    ESKİLER.....








    Bazen otururken eskileri yani çocukluğumu düşünüyorum..Öyle sanıyorum ki içinizde , benim yaşımda olanlar vardır...
    Çocukken çemberlerimiz vardı. Koşturarak elimizdeki sopa ile vura vura çevirirdik. Yorulupta, durduğumuz zaman terlediğimizi, susadığımızı anlar ve de hemen mahallenin devamlı akan çeşmesine koşarak elimizi dayayıp su içerdik. Suyun mikroplu olup, olmaması ne bizim, nede ailemizin aklına gelirdi. Evlerimizde bile kullandığımız, içtiğimiz sular akan musluklarımızdan alınırdı.
    Oyunlarımız bahçelerde ve mahalle arasındaki sokaklarda olurdu. Hele meyvelerin olduğu zamanlar her birimiz bir ağaca çıkıp, orada uzun süre kalıp, büyük bir zevkle meyve yerdik... En çok hoşuma giden ve de mükemmel yaptığım şey hula hop çevirmekti:))


    Bebeklerimiz bezden olurdu..Bunu yazarken bir ara bez bebeğimi akşamları koynuma alarak yattığım aklıma geldi. Bazen acaba zaman, benden o güzel duygularımı almışmı? diyorum... Ama bence o duygularımı, bu yaşımda canım torunlarımla yaşıyorum...
    Hele erkek çocuklarının tabancaları, babalarının tahtadan yaptıkları tabancaydı... Kurşun sesleri ağızlarından çıkardı...’’dan dan daaaaaaaaaaan’’ diye bağırırlardı. Kim önce söylediyse ,o karşıdakini öldürmüş sayılırdı:))....Birde sapanları vardı...Hep kuşlara sapan ile taş atılırdı , ama asla kuş avlayamazlardı...
    Kızlara ninelerinin , erkeklere dedelerin adı konurdu..Örneğin benim iki adım var birisi babaannemin ,ikincisi anneannemin adı..))

    Duvardaki takvimimiz saatli maarif takvimi idi. Gün sonunda babamız o günün sayfasını yırtar alır ve bizlere oradaki özlü sözleri, fıkraları vs. okurdu...

    Sebzelerimiz hormonsuz idi..Ben okuldan gelirken hangi evde ne piştiğini anlardım..Zira nefis kokarlardı taze fasulye , dolma , tavuk inanın nefis kokarlardı..Bu kokulardan hangi evde ne piştiğini anlardık..Şimdi değil apartmanda koksun , pişerken yanına gidin o kokuları duyamıyorsun:))

    En güzeli de bu güzel yemeklerden komşular birbirlerine verirlerdi..Gelen o tabak kesinlikle boş gitmezdi..Sizde yaptığınız yemekten tabağa koyarak , o tabağı komşuya iade ederdiniz...

    Hele yazın salçalar yapılır ..Tenekelerde turşular kurulur ve lehim yapılırdı..zamanı gelipte teneke açılınca nefis bir turşu kokusu yayılırdı evimize.Mantı ise hafta sonunda anne ve çocuklarla evimizde yapılırdı...

    Pazar günleri banyo günümüzdü..Banyoda odun ile ısınan su kazanı vardı..Ve banyoda sabun kullanılırdı..O gün evimizde nefis bir Hacı Şakir sabun kokusu yayılırdı...Sanki o sabun kokusunu duyar gibi oldum:))

    Kış gecelerinde bozacılar << bozaaaaaaaaaa >> diye bağırırdı..Çoğu zaman alırdık ve leblebi ile bozamızı içerdik...


    Gündüzleri ise omzunda askı ,askınım iki ucundaki tepsiler içinde yoğurt olan yoğurtçular vardı...Apartmanın önüne gelip <<yoğurttttt>> diye bağırınca anneme <<nolur kaymaklı al >> derdim..Ama ne nefisti..

    Kış gelince sobalar kurulurdu..Babam o kadar titiz diki , sobayı yakardı ,ondan sonra ışığı söndürür boruların kıpkırmızı olduğunu görünce <<tamam ısınırız artık >> derdi:))

    Sobanın üzerinde devamlı bir kap içinde cızz sesleri ile kaynayan su olurdu..Sabahları sobada kızaran
    ekmek kokuları ile kalkardık..

    Televizyon yoktu. Büyüklerimiz masal anlatırdı. Masalı dinlerken hayal kurardık.

    Asansör diye bir şey bilmezdik.Merdiven çıkardık.Apartman yöneticisi olamadığı gibi , aidatta da yoktu..Apartmanın merdivenleri belirli günlerde daire sakinlerinin hanımları tarafından yıkanırdı...

    Evlerde badana yapılırdı..Sokaklar lambasız olurdu..

    Mahallemizi korumak için bekçilerimiz olurdu. Ben buradayım rahat uyuyun dercesine <<düüüüütttt>> diye düdüğünü çalardı...

    Haberleri radyo ajansından öğrenirdik.Romandan çok teksas , tommiks adlı çizgi romanlar okurduk..

    Defterlerimize kenar süsü yapardık..Yaniiii her gün yaşanacak bir şey olurdu...

    Herkes kendi düşünü kurardı...ve birliktelik vardı..

    Şimdi iseee herkes yorgun, yoğun ve tek başına...

    Ben bu iki hayatıda yaşadım...nolur sözlerime kulak verin ve anlattığım eski hayatı uygulayalım..

    Yani hepinize sevgi, güzellik, yardımlaşma, birliktelik, mutluluk olan bir hayat diliyorum...

     

    6 Kasım 2012 Salı

    MUTLU ÇOCUK...
















    Anne ve babalar çocukları olunca bütün düşünceleri onları büyütmek , okutmak ve güzel bir gelecek hazırlamaktır.Kendilerini bu konuya yoğunlaştırmışlardır...Çalışır çabalarlar böylece yıllar akıppp gider..

    Çocukları 12 veya 15 yaşına gelince hangi mesleği tercih ediyorsun diye sorarlar. Veya yönlendirirler:))

    Ama esasında mutlu olmaları gerektiğini hiçmi hiç düşünmemişlerdir...

    Evet çocuklarımız sağlıklı ve tahsilli büyüsünler... Ama onlara esas mutlu olmaları gerektiğini de anlatsınlar,

    Bence mutlu olmalarının kuralları olmalı, örneğin...

    Daha az düşünüp, daha fazla yaşanmalılar...

    Suratlarını daha az asıp, daha çok gülümsemeliler...

    Az konuşup ,büyüklerini daha çok dinlemeliler.

    Karşılarında kilerini daha az yargılayıp, daha fazla kabul etmeliler...

    Daha az izleyip, daha çok iş yapmalılar...

    İnsanları daha az şikayet ve tenkit edip , daha çok takdir etmeliler..

    Herkesten daha az korkup, insanları daha çok sevmeliler...

    Ben hayata hep pozitif baktım. Bundanda hiçmi hiç zarar görmedim... Mutluyum, Allah bu günlerimi aratmasın...

    Tüm evlatlarımıza hayırlı , mutlu ve gülümsemeli bir hayat dilerim...

     


    4 Kasım 2012 Pazar

    MÜTHİŞ SERGİ....




    Sevgili arkadaşlarım; Çok değerli arkadaşım Sevim Muratlı'nın 19 Kasım -23 Kasım 2012 tarihinlerinde Ankara Milli kütüphanede açacağı Eski Türk El Sanatlarından Nakış adlı ( Gelin Çeyizi-Damat Çeyizi ) Sergiyi gezmenizi tavsiye ederim hepsini yakın dostum olması nedeniyle kendi elleriyle yaparken gördüm ve bu göz nuru eserlerini hayranlıkla izledim.Hepsi görülmeye değer ,müthiş emek verilmiş eserler.Kendisi bu eserleri yurt dışında sergilemiş ve hayranlıkla izlenmiş.Buradaki amaç eserlerinin görülmesidir...Arkadaşıma şimdiden ellerine ve gözlerine sağlık diyorum..Mutlaka serginede geleceğim... .
    Sevgili arkadaşlarım; Çok değerli arkadaşım Sevim Muratlı'nın 19 Kasım -23 Kasım 2012 tarihinlerinde Ankara Milli kütüphanede açacağı Eski Türk El Sanatlarından Nakış adlı ( Gelin Çeyizi-Damat Çeyizi ) Sergiyi gezmenizi tavsiye ederim hepsini yakın dostum olması nedeniyle kendi elleriyle yaparken gördüm ve bu göz nuru eserlerini hayranlıkla izledim.Hepsi görülmeye değer ,müthiş emek verilmiş eserler.Kendisi bu eserleri yurt dışında sergilemiş ve hayranlıkla izlenmiş.Buradaki amaç eserlerinin görülmesidir...Arkadaşıma şimdiden ellerine ve gözlerine sağlık diyorum..Mutlaka serginede geleceğim... .
     
    Bu haberin  daha geniş kitleye giderek herkesin faydalanmasını dilerim...
     

    28 Ekim 2012 Pazar

    İYİKİ DOĞDUNNN MERTTTT....










    Canım oğlum yaş günün kutlu olsun..Dile kolay tam 28 yıl bitti...Bu yıllara iyi , kötü, güzel , acılı günler sığdı..Ama birbirimize olan bağlılığımız her şeyin üstesinden geldi...Ne mutlu bana ki beni mutlu eden , hiçbir zaman benim umutlarımı kırmayan iki oğlum var...

    Mert biliyor musun, senin doğum günün gelince hep aklıma seni hastaneden alıp eve geldiğimizde( abin daha 10 yaşında idi ) abin sokağa oynamaya çıkıyormuş..Bizim geldiğimizi görünce ‘’dedeeee kardeşim geldiiiiii’’ diye öyle bir bağırıyordu ki halen daha sesi kulaklarımda....

    Sen bizim biraz daha olgun yaşımızda doğmuştun... Yani acemiliğimiz geçmiş, kuralları bir kenara bırakmıştık:))

    Laf aramızda sende bu durumdan bayağı faydalandın...Üzerine titreyen ve her zaman iyi bir baba olduğunu kanıtlamış can baban , ben annen , ve de yetişmenle , okumanla ilgili , sana her zaman titizlenen bazen abi bazen baba gibi olan bir abin var.


    Küçükken geçirdiğin zor günlerin oldu... Buna duygulanan babanın senin için yazdığı bir şiiri yazmadan edemeyeceğim... ( sen 10 yaşlarında idin )



    SEVGİLİ OĞLUM MERT

    Bu ne çelik gibi sert,
    İşte benim oğlum Mert;
    Yüzü gülsün solmasın,
    Hiçbir gün görmesin dert.

    İnsanlık hali bu her an,
    Bulur seni bir illet
    Bilmez çekmeyen insan,
    Bunu bilmezse, gaflet.

    Sevgili canım yavrum,
    Anlat duygularını;
    Çok normal acı çekmen,
    Lazım olan metanet.

    Sen de istersin elbet,
    Gülmek, koşmak, oynamak,
    Her çocuk gibi hakkın,
    Hayale dalıp gitmek.

    Biliyorsun baban bazen sizlere espri yapardı....Şimdi olsaydı pastanın üzerine şunu yazdırırdı...
    ::))))))   :)))))    :)))))   :))))   :)))  :))   :)


    Canım seni çooookkkkk seviyorummmmm...

    İyiki doğdun, İyiki benim oğlumsunnnnn.





    26 Ekim 2012 Cuma

    GELECEKTEKİ GENÇLERİMİZ BENİ ENDİŞELENDİRİYOR...








    Bugün bayramın ikinci günü idi... Mezarlıkta yakınımın mezarını ziyarete gitmiştim. Dönüşte belediye otobüsüne bindim.Genç bir kızımızın yanında zannederim 4 yaşlarında yeğeni vardı, iki kişilik koltuğu işgal etmişler ve ayakta da bir sürü yaşça büyük insanlar vardı...Maalesef hastalık numarası yapıyordu...Bir hanımefendi çocuğu kucağına almasını söyleyince hasta olduğunu söyledi ama nasıl hastalıksa , anlayamadım.Derler ya bir söyle, bin ah işit... işte öyle oldu...Yaptığı onu utandıracağına , birde kendinden büyük bir hanıma kaba olacak ama söyleyeceğim ,dır dır..konuştu..Önündeki hanım bunun üzerine çocuğu kucağına aldı..Ve hanımefendi bu yere benim oturmamı teklif etti..bende oturunca onun ayakta durması beni üzdü..Bu arada diğer yandaki koltukta 10 yaşlarında bir erkek çocuğu oturuyordu..Ona bence yerini bu teyzeye verirsen iyi olur dedim. O kadar emindim ki hemen kalkıp buyurun diyecekti bence...mi acaba !!!

    Hayret içinde kaldım demez mi ‘’neden kalkacağım ki!!!! ‘’İşte o zaman o hanımla ikimizde çok üzüldük.Hatta ben ‘’aaaa ne diyor demişim ‘’ ve babası da yanında idi, hiç oralı olmadı..

    İşte nasıl demeyeyim, gelecekteki gençlerimiz beni endişelendiriyor...

    Tabii bu tamamen ailenin verdiği eğitim. Bunuda genellememek lazım ama lütfen genç anneler ve babalar. Çocuklarınızı küçüklerine sevgi, büyüklerine saygı duygusu ile yetiştiriniz. İnanın bu durum ülkemizde sevgi ve saygılı gençler oluşacaktır. Tabii bu sizin içinde yararlı olur.Bu gün etrafına saygılı olmayan çocuk, yarın annesine ve babasına zararı daha çok olur..

    Eskiden yaşlanan anne babaya çocukları bakardı..Bilmem etrafımızda yaşlı bakım evlerinin çoğaldığının farkında mısınız..Bence büyüklerini bu yaşlı bakım evlerine bırakanlar zamanında etrafına sevgisiz ve saygısızca hareket edenlerdir. Bu huy öylesine alışkanlık yapmış ki , bu duygusuzluk aileye kadar uzanmış oluyor...Gün oluyor, devran dönüyor..

    Tabii bu konuyu bazı genç anne ve babalar ithaf en yazıyorum..

    Aman genç anne ve babalar lütfen önce vatan, sonra aileniz için küçüklerine sevgili, büyüklerine saygılı çocuklar yetiştiriniz...

    Allah kolaylık versin, sabrınız ve gücünüz bol olsun...

    Sevgiyle kalınız.

     

    24 Ekim 2012 Çarşamba

    BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN...

                                                                  





                                                                                              









    Artık işler bitmiştir mutlaka..:))

                  

    Canım izleyicilerim....



    Kalpleriniz sevgi ile dolsun...Hayatınız çiçekler gibi koksun , yine çiçekler gibi parlasın , onlar gibi güzel geçsin....
    Allah hepinizi nazarlardan korusun....

    20 Ekim 2012 Cumartesi

    İTHAL DUVAR KAĞIDI....









     

    Sizlere resimlerini verdiğim mağazadan bahsedeceğim... Bu yazın evimde değişiklik yaptırmak istedim... Önce duvar kâğıdından başlamaya karar verdim. Dolaşmadığım yer kalmadı. Genelde biraz karamsarımdır. Kısa süre kullanacağım eşya için fazla düşünmem , fakat uzun süre kalacak işler için karamsarımdır :)) Nihayet Ankara Ulus Rüzgarlı caddesinde kağıtçılarının olduğunu öğrendim.. Başladım dolaşmaya...Nihayet 26/A da müthiş desenleri olan sayısını bilemediğin bir sürü katalog, ve de güler yüzle hizmet veren personel ile karşılaştım..

    Ve dedim ki , işte benim kararsızlıklarımı ve de nazımı çekecek mağaza ....)) Mağazanın düzeni , tefrişatı , hizmeti müthişti...Belki 10 kere karar değiştirdim..Ben bile kendime kızdım , ama personelin yüz ifadesinde ufacık değişme yoktu.. Daha sonrada mağaza sahibine hizmetlerinden dolayıda teşekkür ettim..Çok kibarlardı bana ‘’ rahat olun, mağaza sizin , sizler oldukça bizler olabiliriz ‘’ dediler...

    Ama evim müthiş oldu..Dışarıdan eve girince içime bir ferahlık geliyor..Desenleri genellikle çiçek seçtim. Adeta çiçek bahçesine giriyor gibi oluyorum..

    Tabiii biz hanımlar doyumsuz oluyoruz. Yine aynı mağazada aydınlatma , perde ve aksesuarlar vardı..İşte şimdide sıra onlara geldi. Perdelerimide değiştirmek için iki gün öncede kumaş seçmeye gittim , hele avizeler ışıl ışıl. Önümüzdeki ayda sıra avizeye gelecek :)) Ya aksesuarlar , fiyatları müthiş uygundu..Favori aksesuarım olan Dalmaçyalı idi :))




    Bunu bana ayırmalarını rica ettim...))) bana söz verdiler ayıracaklar...

    Arkadaşlar inanın anlattıklarımda eksik var fazlalık yok... Abartmıyorum

    Bana diyeceksiniz ki bize ne senin evinden... Bu yaşıma geldim , ilk defa aldatılmadığımı gördüm...Yoksa insan böyle kefil olacak şekilde yazarmı. İnşallah kazançları bol olur... Hepimiz diğer alışverişlerimizde de böyle insanlarla karşılaşırız.

    15 Ekim 2012 Pazartesi

    İYİKİ VARSINIZ CANIM DOSTLARIM....











    Bugün çok eski dostlarımızla beraberdim. Onlarla beraber olacağımız gün inanın çok seviniyor ve de çok heyecanlanıyorum. Tabii merak ediyorsunuzdur bu kadar heyecanlandıran dostlar kim acaba?

    Bizler hepimiz emekliyiz. Zamanında Doğu Bölgesinin güzide bir ilinde eşlerimiz bürokrat olarak çalıştılar. Öyle güzel ve saygın çalışma düzeyi vardı ki , her zaman birbirimize olan saygı ve sevgimiz hiçbir zaman bozulmadı, bilakis arttı....

    Hepimiz Ankara'ya gelince tekrar buluşmaya, geçirdiğimiz o günlerin güzelliğinin tadını tekrar tekrar anlatmaya devam ediyoruz. Kim müşterek dostlarımızla ilgili bir haber alsa toplandığımız zaman onlardan haberdar edilir ve o dostlarımızı anarız.

    Hele ben onlarla olmaktan gerçekten saygı ve sevgi ile haz duyuyorum. Bu dostluk az değil tam 23 yıldır devam ediyor. İlk zamanlar çocuklarımızı anlatırken, şimdi torunlarımızdan bahsediyoruz. Dediğim gibi az değil...

    Beraberliğimiz çok güzel geçerken, bu arada tabii ki üzüntümüzde oldu. Ben eşimi kaybettim. Yine bir hanım arkadaşımız eşini kaybetti ve bir abimiz de eşini kaybetti. Tabii bu gurubumuz için çok üzücü oldu. Ama arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum, bizlere sahip çıktılar. Gurubumuz bölünmedi. Kayıplarımız sadece şeklen içimizden ayrıldılar , aslında hep aramızdalar......!!!!

    Neden bunlardan bahsettim. Aslında biraz kısa bile anlattım...Ama nedeni güçlü olan dostluğumuzu biraz olsun anlatmak istedim.

    Eeeee bu resimlerin anlattıkların ile ne ilgisi var diyeceksiniz... İşteee anlatıyorummmm.

    Bu gün bu gurubumuzdaki bir aile dostumuzun çiftliklerine gittik... Orada ağaçları görünce taaa çocukluğuma gittim. Gördüğünüz elma ve ayva ağaçları müthişti. Hele elma ağaçlarındaki elmaların renkleri şahane idi... Kırmızı elma, sarı elma, yeşil elma... Bizleri bu elmaları toplamamız için beklemişler. İşte bu gün oradaydık. Hele havada nefisti. Dışarıda oturduk.

    Bir ara bizlerin meyve toplamamızı istediler. Bunu özellikle istediler. Zira eski günleri yaşamamızı düşünmüşler. Çocukken ağaç tepesinden inmeyen ben hemen bir torba kapıp başladım toplamaya. Mutluluğum iki türlü idi. Elmalar tamamı ile organikti... Hem ağaçtan elma toplarken çocukluğumu yaşadım. Hemde güleceksiniz ama kurtlu diye tabir ettiğimiz elmalardan görünce aaaaa ne güzel demişim.Ve ağaçlarda onlardan arayıp bulduklarımı özellikle topladım...Eskiden o kıymetini bilmediğimiz, uzun süredir arayıpta bulamadığımız elmalara kavuşmuştum.Çok mutlu oldum...Onları çok sevdiğim torunlarım için zevk ve heyecan ile topladım.torunlarıma organik elma götürebilecek olmak beni heyecanlandırdı...

    Güzel insanlarla olunca gününüzde çabuk geçiyor. Bugünde öyle oldu maalesef.

    Bu saygın dostlarıma çok teşekkür ediyorum...Nefis bir gündü...İyiki varlar...Onlara sonsuz sevgi ve saygılarımı iletiyorum.

     




    12 Ekim 2012 Cuma

    İÇİMİZDEKİ ÇOCUK...









    Bilindiği gibi insanoğlu doğar, büyür, ve de ölür. Ama bence bu yaşamımız boyunca büyüdüğümüz dönem yaşamımızdaki en değerli bölümdür. Bu yaşam bölümümüzü çok güzel geçirmeliyiz.

    Bu nasıl olur sizce?

    Sakın gezmek, eğlenmek olarak düşünmeyiniz. Tabii bunlarda olacak. Ama ben bu konu ile ilgili kendi düşüncelerimi yazmak istedim.

    Çocukluk dönemi bitince, yani anne ve babanız himayesinden çıkacağınız 18 yaş gelince. Tabii anne baba ölene kadar evlatlarını bırakmaz ama maalesef esas hayat mücadelesi 18 yaşından sonra başlıyor.

    O dönemde lise bitiyor ve de başlayan üniversite giriş sınavı. Bu sınav o yaşların bir kâbusu.

    Sınavı kazanınca başlıyor üniversite hayatı. Oh! Çok güzel giden 4 yıl. Sorunlar bittimi sanıyoruz... Asla! Neden mi? Başka bir sorun daha geliyor karşınıza... Ne mi bu sorun?

    Sorun olmaz olur mu hiç. İş bulmak gibi zor mu zor bir sorun.

    Ben yıllarca iş bulamayan gençleri biliyorum. Bu gençler adeta içlerine kapanıyorlar. Artık mesleklerini yapmaktan vaz geçiyorlar ve de ne iş olursa olsun dönenine giriyorlar. İşte anne ve baba onlardan daha çok üzülüyorlar. Bu sefer başlıyorlar eş ve dostlarını devreye sokmaya...

    Maalesef ülkemizin en büyük üzüntüsü bu bence. Çocuklarımızın çoğunluğu eş dost vasıtası ile işe giriyorlar...Sanılıyor ki, ne güzel işe girmişler deniliyor...Ama işin aslı öyle değil..Bu çocuklarımız mutsuz oluyorlar. Zira mesleklerine göre bir işe kendi emeklerinle girmek istiyorlar... İşte hayat böyle baslıyorrrr... vede akıp gidiyor...

    Birde bakıyorlar ki sevdikleri ile evlenmişler vedeeee birkaç çocuk..Artık kendileri için zorlu bir yaşam olan üniversite , okumak, işe girmek gibi sorunlar geride kalmışşş.

    Ama bu sefer de aynı işler çocukları için başlıyor..Ve de zaman böylece akıp giderken, birde bakıyorsunuz ki yaş ilerlemiş...Nüfus cüzdanınızın alış tarihi gerilerde kalmışşşş...

    İşte benim sizlere tavsiyem burada devreye giriyor. Bırakın nüfus cüzdanı yaşınız büyüsün.Ama asla ve asla siz büyümeyin..

    İçinizdeki çocuk büyümesin. Çocuklarınızla ve de torunlarınızla tekrar yaşamın başına dönünüz...

    Sizlere en son tavsiyem İçinizdeki çocuğu asla öldürmeyin , öldürmeyin ki ağladığınız üzüldüğünüz her yeni gün için '' ACIMADIKİİİ !!! '' diyesiniz...

     



    1 Ekim 2012 Pazartesi

    DERNEK BURSU...


     











              

    Bugün derneğimizin tatilden sonra yeni dönemi başladı. Derneğimizde ihtiyacı olan üniversite öğrencileri için burs verilmektedir. Asıl güzel olanı bu işiçin gönül vermiş hanım arkadaşlarımız var. Hepsinin o kadar güzel kalpleri var ki, anlatamam. Ne mutlu bana ki bende onların arasındayım. İnanın hiçbir şey gözetmeden bu verilen burs için son enerjimize kadar çalışıyoruz. Ama hepimizde bu çalışmalarımızdan çok büyük haz alıyoruz.

    Bu kadar gönlü, kalbi güzel insanlar bir araya gelmişler. Hepimiz belli bir yaş gurubunun üstündeyiz, bu bize yaşam gücü veriyor.

    Hele yaptığımız faaliyetler, onlar için sarf edilen emekler, hepimize haz üzerine haz veriyor.

    Bana mutluluk veren bir konuyu anlatmak istiyorum. Genellikle 1 veya 2 günlük geziler tertipliyoruz. Bu gezilerimize katılan 80 yaşın üzerinde birkaç teyzemiz var. Bu can teyzelerimiz gezilerimize katılınca bizlere güç veriyorlar. Onlarda çocuklarımıza yaptıkları katkıdan dolayı çok

     




    mutlu oluyorlar... Ve bizleri her zaman yalnız bırakmıyorlar.

    İyi ki varsınız... Canlarım benim...

    Bu yazımı fazla uzatmak istemiyorum. Böyle konuları yazmak gerçekten zor...

    Çok sevgili öğrencilerimize de yeni ders yıllarında başarılar diliyorum.

    Yine çok sevgili dernek dostlarıma güçlü, kuvvetli, sağlıklı ve de enerjik günler diliyorum... Hepiniz kalbimdesiniz...

     

    23 Eylül 2012 Pazar

    VE YAŞAM....

     
     
     
     
    Yukarıdaki  resim insan oğluna çok şeyler ifade ediyor...Kim bilir annem,  babam ben doğunca nasıl sevinmişlerdir. Uykusuz gecelerini , gündüzlerini anlamadan bu beşikte beni sallamışlardır..
     
    .Hele güneş etkisini azaltmaya başlayınca vede  parka gitme zamanı gelince bebek arabasına koyup beni parka götürmüşlerdir.Tabii bu zamanları ben hiç hatırlamıyorum...
     
    .Amaaa o bisiklet yokmu ona bindiğim zamanları çok iyi hatırlıyorum..Mahalledeki küçük çocuklardan birini önüme, birini arkama oturtup onları gezdirirdim...Şu anda o günlerdeki mahallem ve  oturduğumuz evim aklıma geldi...Bir yıl öncede Tokat'a giderek o evimizi buldum...Çocukluğumda bana kocaman gelen ev meğerse ne kadar da küçükmüş..Biliyormusunuz o ev sit alanı ilan edilmiş, onun için yıkılmamış...Ama her yeri dökülüyordu...Yani bende bu durumda tarihi bir kadın oluyorum.Şuda bir gerçekki çocukluğumda bisikletime doyasıya bindim...Hatta nişanlı iken bile eşimi bisikletin arkasına bindirir  Ankara sokaklarında dolaşırdık... Bu arada benim belimede sarılmayı da ihmal etmezdi:))
     
    Fakat motorsikletten nefret ediyorum...Maalesef gençler çok hoşlanıyorlar..Bir arkadış bu nedenle acı yaşadı:(( onun için bunu geçelim....Zira kaza olanağı kuvvetli olan bir araç...
    Eeeee iste bütün gençlerin hayali . Benim iki oğlumda 18 yaşlarına gelince ilk işleri ehliyet almak oldu. Aldılar ve ceplerine koydular...Ama araba bir hanım için hürriyet inanın buna .Ben bile seneler sonra tekrar araba kullanmaya başladım...Gideceğim yerler için birine bağımlı olmak çok zor...
    Çok şükür ki  şu anda hayatımın  arabalı yaşama dönemindeyim...Tekerlekli sandalye kullananlara Allah sabırlar versin...Dualarımız onlarla olsun...
     
    Veeee  son ise,  işte hayatın sonu..Hepimiz bu arabaya mutlaka bineceğiz...Burada sözler yetersiz kalıyor...İnsan kendisi için birşey söyleyemiyor , sadece  yakınlarına Allah sabırlar versin diyebiliyoruz...((
    İşte yaşam bundan ibarettir bence. Bu kısacık ömrümüzde , sizden nefret edenlerden nefret etmek için  vakit harcamayın...Çünkü sizi sevenlerle meşgul olmalısınız...
    Bence Annemiz gezdiğimiz bağ, Babamız ise yaslandığımız dağdır...Vede ömrümüzün en güzel  yaşam çağı anen ve babayla olanıdır....!
     
    Düşünce ekersen davranış biçersin...Davranış ekersen alışkanlık biçersin...Alışkanlık ekersen karakter biçersin...Karakter ekersende kaderini biçersin...Sonuçta hayatta ne ekersen  onu biçersin....
    Hepinize anneniz, babanız, kardeşleriniz,çocuklarınız vede torunlarınızla mutlu,sağlıklı,uzun ömürler dilerim....





    

    22 Eylül 2012 Cumartesi

    MUAMMARA



    Oğullarımın ve şimdide torunlarımın sevdiği tarifi yazacağım..... Ama bizim evde bunun adı Acılıdır..

    3 su bardağı cevizi robotun içine koyunuz. Daha sonra 3/4 su bardağı ekmek içi, 4 iri diş sarımsak, 2 yemek kaşığı kimyon, 1 veya 2 yemek kaşığı acı biber salçası, 1/2 su bardağı zeytin yağı, 1 su bardağı su, 1 limon suyu ve de tuz ilave edilir. Bu malzemelerin hepsi birden robot çalıştırılarak ekmek üzerine sürülecek kıvama getirilir.

    Ağzınızın hep tatlı olması dileğiyle...
     




    TORUN KURABİYESİ...






    Torunlarım bana '' babaanne bize kurabiye yaparmısın’’ dediler ''...Bende hemen onalara bir kurabiye yaptım. Çok beğendiler...

    İşte sizlere o kurabiyenin tarifini vereceğim...

    3 adet yumurtaya, 3 yemek kaşığı yoğurt, 1 bardak toz şeker, 125 gr becel yağı, 1 bardak ceviz ( arzu edilirse 1 bardakta kuş üzümü ) 1 paket vanilya, 1 paket kabartma tozu ve alabildiği kadar un ilave ettim. Bu karışımları iyice yoğurdum. Tepsiyi yağladım. Hazırlanan hamurdan kopartarak tepsiye dizdim.Daha önceden ısıttığım fırına tepsiyi koydum..Üzerleri kızarınca fırından aldım...

    Hamuru kopartarak almamın nedeni cevizlerin iri olarak kullanılmasıdır...

     



    Afiyetler olsun... Yarasıııın:))

    DOSTLUK...


     









    Bence arkadaşını tanımak istiyorsan onu birkaç hareketle tanımak gerekir. Çünkü bu kaybedilmesi ve hayatınızda olamaması gereken bir arkadaş ise, baştan bu insanı kaybetmek en hayırlısıdır.

    Hayat sevdiklerimizle güzeldir..Onlarla vakit geçirmek, gezmek , konuşmak, bir şeyleri paylaşmak, ne güzeldir...Bu arkadaşlarda sizi hatanızla, güzel taraflarınızla severler.Tabii bunlar hep karşılıklıdır. Bu iyi veya kötü huylarımızla , iki tarafta , hep varsa , işte sana dostluk...

    Hayatınızda ay! dün ne oldu, bugün ne oluyor,acaba yarın ne olacak diye bir düşünceye saplanmayınız...Unutmayınız ki ,'' Dün geçmişini, Bugün yaşadığını, Yarın ise geleceğini anlatır''

    Daha öncede yazdığım gibi ''Dünü unutma, Bugüne aldanma, Yarına ise ağlama''...

    Zira Dün yaşamış oldukların senin tecrübendir... Bugün yaşadığın hayatının bir parçasıdır... Yarın ise devamlı hayal kurduğun günün olacaktır...

    Ben karamsar olduğum günler bunları düşünerek kendimi teselli ederim...Bence insan sorunlarını kendisi yenmelidir...Bu hayatının içinde de hep seven dostlar vardır sanırım..

     

    18 Eylül 2012 Salı

    YAŞASIN DOSTLARIM...




    İnsanoğlu yaşadığı sürece çevresinde her türlü insanlar vardır. Bunların kimisi sizin için sevgi dolu, kimisi varla yok arasında, kimisi sizin arkanızdan kuyunuzu kazar. İşte bunları ayırt etmek inanın çok zordur. Ben bu yaşa geldim ve bazı zamanlar bunu çözemediğimi fark ettim. Bu beni gerçekten seviyor derken bir müddet sonra hemen kendini belli ediyor. Bir bakıyorsun ki menfaati için sana yanaşmış. Ama inanın bu insanı hemen ayırt edebiliyorum. Nasılmı?

    Beni aylarca aramamış...bir bakıyorum telefonum çalıyor...telefonun ekranında beni aylarca aramayan bir isim...açıyorum..hemen ablacığım nasılsın demeye başlayınca hemen anlıyorum ve dinlemede kalıyorum...güzel, hatır naz sözlerden sonra hemen talebi geliyor :))

    Bence insan artık hayatından silmek istediği kişileri gerçekten silmelidir. Bunları yaşamımda tutarsam yaşam sistemim yavaşlar..Zira diğer tarafta beni seven, sayan güzel dostlarım var, onlar benim canlarım, İyi ki benim yaşamımda varlar..Zaten onlar bana yeterler..

    Öyle dostlarım var ki..gece yarısı bile benim telefonuma çıkarlar.Allah onlara uzun ömürler versin...

    Ben insanları çok seviyorum. Onun için beni çok güzel kullanıyorlar..Zannediyorlar ki ben bunun farkında değilim...Unutmasınlar ki herkesi biliyorum ve tanıyorum...Çok şükür bu yeteneğe sahibim. Sadece kibarlığımdan onları kırmıyorum..ama benim için beni seven dostlarım hep öndedir..onlar yine vardır, ama vardır işte...

    Yaşın beni seven DOST'larım.....heyyyyt be:))

     



    Verin ellerinizi...bu eller hiççç ayılmasın ...