23 Eylül 2012 Pazar

VE YAŞAM....

 
 
 
 
Yukarıdaki  resim insan oğluna çok şeyler ifade ediyor...Kim bilir annem,  babam ben doğunca nasıl sevinmişlerdir. Uykusuz gecelerini , gündüzlerini anlamadan bu beşikte beni sallamışlardır..
 
.Hele güneş etkisini azaltmaya başlayınca vede  parka gitme zamanı gelince bebek arabasına koyup beni parka götürmüşlerdir.Tabii bu zamanları ben hiç hatırlamıyorum...
 
.Amaaa o bisiklet yokmu ona bindiğim zamanları çok iyi hatırlıyorum..Mahalledeki küçük çocuklardan birini önüme, birini arkama oturtup onları gezdirirdim...Şu anda o günlerdeki mahallem ve  oturduğumuz evim aklıma geldi...Bir yıl öncede Tokat'a giderek o evimizi buldum...Çocukluğumda bana kocaman gelen ev meğerse ne kadar da küçükmüş..Biliyormusunuz o ev sit alanı ilan edilmiş, onun için yıkılmamış...Ama her yeri dökülüyordu...Yani bende bu durumda tarihi bir kadın oluyorum.Şuda bir gerçekki çocukluğumda bisikletime doyasıya bindim...Hatta nişanlı iken bile eşimi bisikletin arkasına bindirir  Ankara sokaklarında dolaşırdık... Bu arada benim belimede sarılmayı da ihmal etmezdi:))
 
Fakat motorsikletten nefret ediyorum...Maalesef gençler çok hoşlanıyorlar..Bir arkadış bu nedenle acı yaşadı:(( onun için bunu geçelim....Zira kaza olanağı kuvvetli olan bir araç...
Eeeee iste bütün gençlerin hayali . Benim iki oğlumda 18 yaşlarına gelince ilk işleri ehliyet almak oldu. Aldılar ve ceplerine koydular...Ama araba bir hanım için hürriyet inanın buna .Ben bile seneler sonra tekrar araba kullanmaya başladım...Gideceğim yerler için birine bağımlı olmak çok zor...
Çok şükür ki  şu anda hayatımın  arabalı yaşama dönemindeyim...Tekerlekli sandalye kullananlara Allah sabırlar versin...Dualarımız onlarla olsun...
 
Veeee  son ise,  işte hayatın sonu..Hepimiz bu arabaya mutlaka bineceğiz...Burada sözler yetersiz kalıyor...İnsan kendisi için birşey söyleyemiyor , sadece  yakınlarına Allah sabırlar versin diyebiliyoruz...((
İşte yaşam bundan ibarettir bence. Bu kısacık ömrümüzde , sizden nefret edenlerden nefret etmek için  vakit harcamayın...Çünkü sizi sevenlerle meşgul olmalısınız...
Bence Annemiz gezdiğimiz bağ, Babamız ise yaslandığımız dağdır...Vede ömrümüzün en güzel  yaşam çağı anen ve babayla olanıdır....!
 
Düşünce ekersen davranış biçersin...Davranış ekersen alışkanlık biçersin...Alışkanlık ekersen karakter biçersin...Karakter ekersende kaderini biçersin...Sonuçta hayatta ne ekersen  onu biçersin....
Hepinize anneniz, babanız, kardeşleriniz,çocuklarınız vede torunlarınızla mutlu,sağlıklı,uzun ömürler dilerim....







22 Eylül 2012 Cumartesi

MUAMMARA



Oğullarımın ve şimdide torunlarımın sevdiği tarifi yazacağım..... Ama bizim evde bunun adı Acılıdır..

3 su bardağı cevizi robotun içine koyunuz. Daha sonra 3/4 su bardağı ekmek içi, 4 iri diş sarımsak, 2 yemek kaşığı kimyon, 1 veya 2 yemek kaşığı acı biber salçası, 1/2 su bardağı zeytin yağı, 1 su bardağı su, 1 limon suyu ve de tuz ilave edilir. Bu malzemelerin hepsi birden robot çalıştırılarak ekmek üzerine sürülecek kıvama getirilir.

Ağzınızın hep tatlı olması dileğiyle...
 




TORUN KURABİYESİ...






Torunlarım bana '' babaanne bize kurabiye yaparmısın’’ dediler ''...Bende hemen onalara bir kurabiye yaptım. Çok beğendiler...

İşte sizlere o kurabiyenin tarifini vereceğim...

3 adet yumurtaya, 3 yemek kaşığı yoğurt, 1 bardak toz şeker, 125 gr becel yağı, 1 bardak ceviz ( arzu edilirse 1 bardakta kuş üzümü ) 1 paket vanilya, 1 paket kabartma tozu ve alabildiği kadar un ilave ettim. Bu karışımları iyice yoğurdum. Tepsiyi yağladım. Hazırlanan hamurdan kopartarak tepsiye dizdim.Daha önceden ısıttığım fırına tepsiyi koydum..Üzerleri kızarınca fırından aldım...

Hamuru kopartarak almamın nedeni cevizlerin iri olarak kullanılmasıdır...

 



Afiyetler olsun... Yarasıııın:))

DOSTLUK...


 









Bence arkadaşını tanımak istiyorsan onu birkaç hareketle tanımak gerekir. Çünkü bu kaybedilmesi ve hayatınızda olamaması gereken bir arkadaş ise, baştan bu insanı kaybetmek en hayırlısıdır.

Hayat sevdiklerimizle güzeldir..Onlarla vakit geçirmek, gezmek , konuşmak, bir şeyleri paylaşmak, ne güzeldir...Bu arkadaşlarda sizi hatanızla, güzel taraflarınızla severler.Tabii bunlar hep karşılıklıdır. Bu iyi veya kötü huylarımızla , iki tarafta , hep varsa , işte sana dostluk...

Hayatınızda ay! dün ne oldu, bugün ne oluyor,acaba yarın ne olacak diye bir düşünceye saplanmayınız...Unutmayınız ki ,'' Dün geçmişini, Bugün yaşadığını, Yarın ise geleceğini anlatır''

Daha öncede yazdığım gibi ''Dünü unutma, Bugüne aldanma, Yarına ise ağlama''...

Zira Dün yaşamış oldukların senin tecrübendir... Bugün yaşadığın hayatının bir parçasıdır... Yarın ise devamlı hayal kurduğun günün olacaktır...

Ben karamsar olduğum günler bunları düşünerek kendimi teselli ederim...Bence insan sorunlarını kendisi yenmelidir...Bu hayatının içinde de hep seven dostlar vardır sanırım..

 

18 Eylül 2012 Salı

YAŞASIN DOSTLARIM...




İnsanoğlu yaşadığı sürece çevresinde her türlü insanlar vardır. Bunların kimisi sizin için sevgi dolu, kimisi varla yok arasında, kimisi sizin arkanızdan kuyunuzu kazar. İşte bunları ayırt etmek inanın çok zordur. Ben bu yaşa geldim ve bazı zamanlar bunu çözemediğimi fark ettim. Bu beni gerçekten seviyor derken bir müddet sonra hemen kendini belli ediyor. Bir bakıyorsun ki menfaati için sana yanaşmış. Ama inanın bu insanı hemen ayırt edebiliyorum. Nasılmı?

Beni aylarca aramamış...bir bakıyorum telefonum çalıyor...telefonun ekranında beni aylarca aramayan bir isim...açıyorum..hemen ablacığım nasılsın demeye başlayınca hemen anlıyorum ve dinlemede kalıyorum...güzel, hatır naz sözlerden sonra hemen talebi geliyor :))

Bence insan artık hayatından silmek istediği kişileri gerçekten silmelidir. Bunları yaşamımda tutarsam yaşam sistemim yavaşlar..Zira diğer tarafta beni seven, sayan güzel dostlarım var, onlar benim canlarım, İyi ki benim yaşamımda varlar..Zaten onlar bana yeterler..

Öyle dostlarım var ki..gece yarısı bile benim telefonuma çıkarlar.Allah onlara uzun ömürler versin...

Ben insanları çok seviyorum. Onun için beni çok güzel kullanıyorlar..Zannediyorlar ki ben bunun farkında değilim...Unutmasınlar ki herkesi biliyorum ve tanıyorum...Çok şükür bu yeteneğe sahibim. Sadece kibarlığımdan onları kırmıyorum..ama benim için beni seven dostlarım hep öndedir..onlar yine vardır, ama vardır işte...

Yaşın beni seven DOST'larım.....heyyyyt be:))

 



Verin ellerinizi...bu eller hiççç ayılmasın ...

17 Eylül 2012 Pazartesi

ÇİÇEĞİM BENİM...





Can'ı Canan'a teslime hazır değilsen___ 
"ben AŞK'ım"______deme kimseye..
.mevlana


Bir gün özel aracımızla yolculuk yaparken yolda biraz dinlenmek üzere durduk..Durduğumuz yer o kadar güzeldi ki etrafta çiçekler doluydu. Hemen fotoğraf makinemi çıkarıp yakından bu çiçeğin resmini çektim...Beni çok etkiledi..Baktıkça beni çok etkiledi. Beni duygulandırdı ve bazı düşüncelere itti.

Rengi nefisti, içimi aydınlattı...Mavi, beyaz ve sarının bu kadar uyumu...Harika bence..Baktıkça insan değişik duygulara dalıyor. Koyu renk, yani mavi hayatımdaki karamsar günlerimi anımsatırken, beyaz geçirdiğim mutlu ve güzel günlerimi hatırlatıyor. Ve beyaz ise baskın çıkıyor. Bakın ne kadar güzel ve şeffaf, dikkatle bakın hayal ettiğiniz her şeyi içinde göreceksiniz adeta. İnanın beni çok etkiledi bu çiçek.

Ortadaki sarı ise hayatınızdaki kazandıklarınızın hepsi... Bunlar, şunlar olabilir...2 oğlum, torunlarım, gelinim, canım eşimle geçirdiğim güzel günlerim, ailem... İşte bence en büyük servet... Bu sarılar inşallah rüzgârın etkisiyle dağılıp, daha çok bu çiçeklerden olacak ve bu sevgi servetine sahip aileler olacaktır...

Bu sevgi servetine sahip çiçeklerin çoğalması dileğiyle.

Yinede sizin yorumlarınıza bırakıyorum...

Esen kalınız...



YENİ DERS YILI...







Sevgili çocuklar yeni ders yılınız hayırlı uğurlu olsun. İnşallah hayal ettiğiniz geleceğinizi elde edersiniz.

Zaman zaman başarısızlıklarınız olacaktır. Bunlar sizleri sakın yıldırmasın. Devamlı ilerinize bakın. O başaramadığınız neyse onu bir kenara bırakın. Başaracağınız bir iş yapacaksınızdır mutlaka..

Hayatınız testlerle geçecektir, sizlere iki oğlumun öğrenim hayatındaki sınavlarında devamlı onlara söylediğim bir fikrimi sizlere de aktarmak isterim...

Sınavlarda sakın yapamadığınız bir soruya takılıp zamanınızı harcamayım, zira o 1 soruyu çözmek için harcayacağınız zaman belki sizi çözebileceğiniz 5 soru bekliyordur ve bu zaman sizin için gerekli olacaktır...

Benim 8 yaşındaki torunum çok güzel Tenis oynuyor. Bir tenis takımının da oyuncusudur..

 


Geçenlerde turnuvası vardı. Bir maçında yenildi. Hâlbuki devamlı maçları alırdı. Tabii ailecek hepimiz mutlu olurduk. Bu sadece bir tek oyunda yenilmesi onu bayağı üzdü. Belki de o anda kendini formda hissetmedi. Ama bu durum onu yıldırmadı, bilakis hırslandırdı.

Ve de ertesi gün oynadığı maçını aldı...

Canım benim her zaman başarıların devam etsin inşallah... Hayat yolun hep başarı, sağlık, şansla dolu olsun...

Bütün çocuklarımıza başarılar, ailelerine maddi ve manevi kazançlar diliyorum:))

 




HEP BÖYLE MUTLU KALINIZ.....

16 Eylül 2012 Pazar

BLOG'UMA KATILMA TALEBİM...








Değerli okurlarım...

Blogumun sevildiğini siz okurlarımın yoğunluğundan anladım. Hepinizin arzu ederseniz BLOG’ uma bu siteye katılın basamağını kullanarak katılmanızı dilerim...

Esen kalınız.

 

15 Eylül 2012 Cumartesi

NİNE VE DEDE DUASI...








Bu resim beni çok etkiledi... Herkes yaşına ve hislerine göre değerlendirebilir...

Bence bu tontişlerin çocukları ve torunları ziyaretlerine gelmişler ve onları geçirdikten sonra yaşadıkları mutluluktan sonra gidişlerini seyrederken onlar için hayır dualar ediyorlar...

Gelin isterseniz çocukları ve torunlarıyla yaptıklarının kendi tahminimi yazayım...

Bence ziyaret bayram tatilinde olmuştur. Nine 2 gün önceden yapacağı yemeklerinin malzemelerini alması için dedeye talimat vermiştir. Dede ise 2 gün eve herşeyi taşımıştır. Verilen siparişler, torunlar için çukulatalar, dondurmalar, kuruyemişler, top, bebek.. alınmıştır mutlaka. Bahçeye salıncak kurulmuştur mutlaka, geceleri karı koca torunlarının büyümüş olduklarını, gelince onlarla yapacaklarını, hayal etmişlerdir...

Ve gün gelip te çocuklar, hele torunlar gelince sevinçten uçmuşlardır... Onların önüne yapılan yemekler sunulmuştur... Hele torunlarla saklambaç ve elim sende oynayarak, onları kurdukları salıncakta sallayarak, dede daha hızlı diye bağrışmaları ve kahkahaları... 30 yaş gençleşmişlerdir... Günlerce geçirdikleri yalnız hayat canlanmıştır... Gece yatarken o torunların koyunlarında yatmaları, nine veya dede bize masal anlat demeleri, anlatılan masal daha bitmeden mutluca uyumaları. İşte yüzlerinde bu mutluluk var... Onları asıl mutlu eden şey torunları olmuştur bence. Tabii çocuklarını sağlıklı görmek onları sevindirmiştir... Ama asıl mutluluk torunlarını öpüp, koklamaları olmuştur.

Nineciğim, dedeciğim, hep böyle mutlu olun...Allah kavuştursun..

 

FIKRA...




                                                                     


 Mail adresime gelen bir fıkra çok hoşuma gidince sizlerle paylaşmak istedim :))

KUSURLARIMI SEVİYORUM...







Kusurlarımı yazmak istedim...Ama kusurlarımı seviyorum.Mesela darılınca ve canım sıkılınca surat asmayı...Bazen düşünmediklerimi bile söylemeyi...Bazen her şeyi yüzüme gözüme bulaştırmayı ve pot kırmayı....sık olmasa da öfkelenmemi...Kızınca küsmemi...Her şeye heyecanlanmamı....Geç yatıp geç kalkmayı....Pazar günleri yatakta tembellik yapmayı....Bazıları hakmedikleri halde onları halen daha sevmeyi...İnsanlar sorunlarını anlatınca kendimi görevlendirip onların talebi olmadığı halde sorunlarını halletmeye çalışmamı...İnsanlara haberim olmadan beni kullanmalarına göz yummamı...İçimdeki çocuğu sevmemi...Kendimi sevmemi...

Ne mutlu ki bana çok mükemmel değilim... Ama benden bir tane daha yok...

Beni sevenlerde, sevmeyenlerde sağ olsunlar... Hepsini öpüyorum:))

 

KENDİMİN YÜZ BAKIMI...

 







Sevgili dostlarım... Sizlere yaptığım cilt bakımımı anlatacağım. Cilt bakım ürünlerine rağbet etmiyorum. Ama bu ürünlerden hiç almadım diyemem. Aldım 2 veya 3 gün muntazam kullandım, ondan sonra arada sırada derken 10 gün sonra farkında olmadan bırakıyorum... Daha sonra son kullanma tarihi geçiyor veee çöpe...

Artık bu ürünleri almama kararı aldığım sırada bir arkadaşımın tavsiyesine uydum..Hele maliyetinin çok ucuz olmasıda bana cazip geldi..

Eeee artık anlatayım... Bir adet bepanthene plus kremi

 





bir küçük kab içine sıkıyorum..Bunun üzerine bir






kayısı yağı ilave ediyorum...Bu karışımı bir güzel karıştırıyorum.Her gece saat 21den sonra yüzümü temizledikten sonra bu karışımı yüzüme sürerek yüz masajları ile yüzüme yedirtiyorum.

Fakat bu işlemin bir püf noktası var. Sabah olunca yüzümü mutlaka yıkıyorum. Zira kayısı yağı güneşte ciltde leke yapıyormuş.

Gündüze gelelim..Almış olduğum tahinin üzerinde biriken yağını süzerek ayrı bir kaba alıyorum..Bunuda, yani susam yağınıda gündüz yine yüzüme yüz masajları ile cildime yediriyorum..Nefis bir parlak cilde sahip oluyorum...

Sevgili dostlarım, bunlar benim kendi cildime yaptığım uygulamalardır... yoksa benim tıbla veya güzellik uzmalığı ile uzaktan veya yakından ilişkim yoktur... Sadece kendi yaptıklarımı sizlerle paylaştım...

Sevgilerimle...



10 Eylül 2012 Pazartesi

MESSİNA Restaurant...




Kuşadası Setur Marina içerisinde ki Ravine Messina Restaurant  da günün her saati bir başka güzellik, Ege’nin berrak sularından yakalanmış günlük balık ve deniz ürünlerinden hazırlanmış menülerle unutulmayacak lezzetler sunulan, kaliteli ve güler yüzlü servisi, zengin menü çeşitleri, benzersiz atmosferi ve manzarasıyla Ravine Messina... Kuşadasın da benzerlerinden farklı konumuyla ilgi çeken Ravine Messina Balık Restaurantı  Setur Marina içindeki eşsiz konumu, sıcak soğuk meze ve özel specialleriyle fark yaratmış..




 
Kuşadası Messina Restaurant


Bu yazın Kuşadası’na gidince nerede nefis bir BALIK yiyebileceğimi sorunca bana resmini gördüğünüz MESSİNA RESTAURAN'ın ismini verdiler. Buradan bu ismi veren arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Bu kadar mı nefis tad, deniz mamulleri çeşitleri, zengin menü, manzara, hizmet, kalite, temizlik, v.s. olur. İnanın güzel olan her şey mevcuttu. Fiyatlar için mekânı görünce çok korkmuştum, ama korkum yersizmiş, inanın fiyatlarda çok uygundu. İlk defa bir restauranttan memnun çıktım. Gerek maddi, gerek manevi açıdan çok ama çok memnun ayrıldım. Bu memnuniyetimi kendilerine de söyledim. Hatta bu memnuniyetimi blog'umda yayınlayarak, siz dostlarımla da paylaşacağımı söyledim. Bunu söyleyince bana şunu söylediler ‘’Lütfen dostlarınız babaanneyimben blog'unun tavsiyesi ile geldim desinler.’’ dediler.Bende bu mesajı sizlere iletmeyi bir görev gibi gördüm...

 

CANIM DOSTLARIM...








Bu söz benim felsefeme ters geldi. Bence ne kadar dostun, arkadaşın varsa hayat o kadar kolaydır.

Her zaman derim ki ‘’Allah kapımın, telefonumun zil sesini ve arkadaşlarımın sevgisini kesmesin’’Yani arayanın varsa dünyanın en mutlu insanı sensindir mutlaka. Zira dost denen seni her zaman arayan ve seven kişidir. Ne mutlu bana ki gece saat 24 de bile arayan dostum olur. Hele o saatte arayan dostlarım benim gerçek dostum ve beni gerçekten sevenimdir. Belki bana bunu okuyunca gülenler olabilir. Ama kendinize neden diye sorun? Bende cevap vereyim. O saatte arayan kişi, çoğunlukla sıkıntısı olan kişidir. Sıkıntısı olupta beni aradı ise bence beni dost olarak görüp benimle dertleşmek için aramıştır. Ben böyle görüyorum.

Allah etrafımdaki dostlarımın eksikliğini göstermesin.

Eşimi kaybettikten sonra bunun önemini öylesine gördüm ki anlatamam. Ve şunu da anladım, insanın ailesine bıraktığı en büyük miras DOST' larıdır. Bende bu mirasın en büyüğüne sahibim... İyiki varlar... Ben onlarla ayaktayım...

Allah hepinizden razı olsun, hepinize uzun ömürler versin...

Canım dostlarım benim.

 

6 Eylül 2012 Perşembe

YAPILAN HATAYI UNUTMAYINIZ...








Mevlana’nın söylediği bu söz gerçekten çok doğru. Ben çocuklarıma devamlı söylerim. Yaşamınızda bir hata yaptıysanız sakın üzülmeyin. Geçmişte yaptığınız hataları düzeltmek asla mümkün değildir. Üzülürseniz bu sizi yıpratır. Zira olmuşla, ölmüşe çare yoktur...

Üzülmeyin diyorum, ama sakın ola ki unutmayın. Unutmayın ki gelecekte de bu hataları yapmayasınız.

Bu benim çoğunlukla yaşam felsefem oldu.

Belki zaman zaman bunu uygulayamadım... Ama yaptığım işlerde düşüncelerimin ne kadar % fazlasını yaparsam, kendimi o kadar başarılı görüyorum...

Ben bunu yazılarımı okuyan gençlere bir nasihat olarak yazıyorum.Şimdiki gençler kusura bakmasınlar ama birden parlıyorlar..ve de çok ama çok sabırsızlar...

Yazımı okuma sabrı gösterdiğiniz için teşekkürler...

 

5 Eylül 2012 Çarşamba

2013 KIŞ MODASI...




24. Ankara Fashion Week


24. Ankara Fashion Week, Sheraton Otel’de düzenlenen muhteşem bir geceye bende davetli olarak katıldım. Organizasyon başlamadan önce o gün hayatını kaybeden şehitlerimiz saygıyla anıldı. Birbirinden şık kıyafetlerin sergilendiği bir moda organizasyonuydu. . Başkent’in en önemli moda organizasyonları arasında bulunan Ankara Fashion Week, ‘grafiti’ konseptiyle çok nefisti. Moda rüzgârının estiği etkinlikte, Miss Turkey güzellik yarışmasında birinci seçilen Açelya Samyeli Danoğlu, ikinci olan Ankaralı manken Çağıl Özge Özkul’un yanı sıra ünlü mankenler Ece Gürsel, Tuğba Melis Türk ve Çağla Zoralioğlu gibi isimler podyumda yürüdü. 2012-2013 sezonunun sonbahar-kış koleksiyonlarını tanıtan mankenler, açılış defilesinde ise dünyaca ünlü Guess markasının tasarımlarını taşıdı. Daha sonra Matex, Selen, Parantez, Modailgi, Karton Giyim, gibi birçok başkent giyim sanayicilerinin sergilediği giysiler mükemmeldi. Yakın bir ilgiyle izledim.Emeği geçenlerin ellerine sağlık..





Giysileri hepsi çok güzeldi ama bu giysi benim tarzıma uygundu. Kısa ceket, pileli etek gibi...

 24. Ankara Fashion Week24. Ankara Fashion Week


Pantolonlar dar veya dizden sonra paçaya doğru bollaşıyor...

Bu kış koleksiyonu birbirinden şık tasarımlarıyla insanlar üzerinde nefis bir etki bıraktı. Hele renklerin canlılığı nefisti. Modayı yakından takip edenlere sunulan şık modeller bu koleksiyondaydı. Bu koleksiyondan gördüğüm kadarıyla, Sezonun moda renkleri olarak koyu mavi, bordo, zümrüt, vizon, kırmızı, petrol yeşili, yer yer sarı ve oranj tonları ve her zamanki gibi, asil olan siyah renk vardı...

Elbiseler çok parçalı olup dantellerle ve tüllerle süslenmiş. Kabanların şıklığına hayran oldum. Bu şıklık birde kürklerle şıklandırılmış.

Truvakar kol, bele oturan ve kısa ceketler, kloş, pileli veya dar etek, taytlar, deri ceketler, yünlü kabanlar ve pançolar koleksiyonun zarafetleri arasındaydı...

Yani 2013 kışında hepimiz çok şık olacağız..))


MERCİMEKLİ KÖFTE..









Ben gençliğimden beri kendi yaptığım ve annemden öğrendiğim tarifi yazmak istiyorum...

1 su bardağı kırmızı mercimeği pişirin. Kıvamına gelince 2 su bardağı bulgurun üzerine dökünüz.

Kimyon, tuz ilave ediniz ve karıştırınız. Sonra üzerini kapatınız. Bir tarafta 15 veya 20 dakika kalsın.Diğer tarafta ise...

Bir kaba 1 adet büyük soğanı rendeleyerek tereyağında hafifçe kavurunuz. Daha sonra içine salça. Kırmızıbiber, biber salçası, karabiber, tuz, maydanoz. Nane ilave edilerek hepsi karıştırılır ve ocak söndürülür Bu karışımı hazırladığımız bulgura ilave ediliniz. Ve elinizle biraz yoğurunuz. Bu arada 3 veya 4 kaşık kadar zeytinyağı ilavede yapılır.. Yoğurma işi bitince sıkılarak servis tabağına konur. Üzeri resimde görüldüğü gibi süslenir...

Afiyet olsun...

3 Eylül 2012 Pazartesi

ŞEHİTLERİMİZ...







Yine 10 şehit...Söyleyecek hiç ama hiçbir söz bulamıyorum..kelimelerin yetersiz kaldığı an işte bu an....neye yanacağız...bu yaşa kadar getirilmiş, bin bir zorluklarla , ümitlerle büyütülmüş evlatlara mı...vatanımıza yapılan hain saldırıya mı neye yanacağız..

Ya o analar, babalar, geride kalan çocuklar... vede daha baharını yaşamaya çalışan gençlerimiz.

 

 Yüreğim acımıyor , kanıyor kanıyor...




Devletimiz var oldukça...bizler var oldukça...bu BAYRAK’IM dalgalandığı sürece.Sizlerin kanı yerde kalmayacaktır.. Vatanını seven .herkes gücü kadar bir şeyler yapacaktır.yapıyor da..cennetinizde rahat uyuyunuz..aileleriniz bizlerin emanetidir..

Her zaman içimizdesiniz.((

 

1 Eylül 2012 Cumartesi

İYİKİ DOĞDUN OĞLUMMMM...











Bugün benim can oğullarımdan, büyük oğlumun yaş günü. İyiki doğmuş... Onu çok seviyorum. Benim can torunlarımın babası. İnsanın evlatlarının olması çok güzel. Hele onlar büyüyüp birer hakikatli evlat iseler bir annenin ve babanın en büyük mutluluğudur. Evlat büyütmek anne baba için çok zor ve fedakârlık isteyen bir iştir. İşte bunlar büyüyüp hakikatli birer evlat iseler, anne ve babanın en büyük mükâfatıdır. Hayırsız iseler en acı sonlarıdır. Çok şükür ben bu mükâfata sahibim. İyiki varlar. Her zaman hayırlı dualarım sizlerin olsun...


İlk doğduğu günü hatırlıyorum. Doğup kundakta yanıma getirdiklerinde Öyle mutlu olmuştumki ,




Bu duygu anlatılamaz... Canım benim, şimdi o günlere gittim adeta. Ya babanın mutluluğu o hiç anlatılamaz. Zarar veririm diye seni öpmeye korkuyordu. Sadece sana yaklaşıp senin kokunu derince içine çekiyordu. Sizler için hayatını bile feda etmeyi tercih eden mükemmel ve şahane bir baba idi...

Ne büyürken nede okurken bizi hiç üzmedin .Allah senide iki oğlundan güldürsün...İnan her zaman kardeşine ve sana hep hayır dualar ediyorum.Ben sizden ne gördüysem sizlerde çocuklarınızdan onları görün..

Bak aklıma ne geldi. Hatırlarmısın baban ‘’ oğlum fırsat buldukça bizi öp ‘’ belki büyüdüğünde , ileride bu fırsatları bulamayabilirsin derdi..))

Senin yaşantın boyunca bize en zor gelen anlar senin yatılı okuduğun anlardı. Hele sen okuldayken biz de evimizde otururken yağmur yağdığında kardeşine sarılıp baban ve ben ağlardık. O yağmurun yağması, şimşeklerin çakması, gök gürültüsü, havanın loş olması bizi çok ama çok hüzünlendirirdi. Sen yanımızda değilsin. Sanki seni sokağa atmış gibi olurduk... Senin o pazar akşamları okula giderken ağlamaların... Yanında iken güçlü oluyor gibiydik... Ama otobüs hareket edince ikimizde ağlayarak eve dönerdik. Sana söyleyebildiğimiz tek söz ‘’oğlum iyi bir tahsil yapacaksın’’ olurdu... Gerçi oldu da... Ama o günler çok ama çok zordu...

Düşünüyorum da aile yaşantımızda önemli üzülecek çok fazla bir şey... Bence bu günlere güzel günlerimizle geldik... Sadece hayıtımızda yaşadığımız acı yaşam babanın ölümü idi... Bunuda birlikteliğimizle yeneceğiz inşallah...

Bak senin güzel bir ailen var artık eşin ve iki oğlun. Güzel bir anne ve baba oldunuz... Sizleri kutluyorum... İyi ki varsınız.

Sizleri yani iki oğlumu, gelinimi, can torunlarımı çok ama çoookkkk seviyorum... Tekrar ediyorum iyi ki varsınız.